RÖPORTAJ: ELİF FİLYOS
Elif Filyos
Soruları aldığım sırada Türkiye’de ailemle hasret gidermekle meşguldüm. Şu
an Montreal’e geri döndüm, blogumla uğraşıyorum her zamanki gibi. Yeni projeler
ve iş imkanları var, noel nedeniyle ara verdiğim işlerime geri döndüm. Şehri
geziyorum, yüzlerce Kafesi ve güzel sokaklarıyla hiçbir zaman gezmekten
sıkılmayacağınız bir yer burası.
Alışveriş hastası olduğum için aslında her şeyi katmayı planlıyorum ama bu
işten hem maddi hem manevi olarak sıkılmaya başladığım için kendi kendime
listeler yapmaya çalışıyorum. Üzerinde çok düşünülmeyen, kaliteli ve klasik
parçalara daha çok yatırım yapmayı düşünüyorum; dolabım trendlere uygun
kıyafetlerle dolu ama ne zaman giyinsem çok basic bir parçanın eksik olduğunu
fark ediyorum. Aslında hiç ihtiyacım olmadığı halde birkaç manto daha alacağım
kesin, neyse ki çoğunu vintage alıyorum. Yıllardır gözümü diktiğim Proenza
Schouler ps11’i sonunda alacağım diye umuyorum bir de siyah şık bir mule almak
istiyorum, Alexander Wang veya Tibi’ninkiler çok güzel. (Veya kendimizi hiç
kandırmayalım, Zara bir benzerini yapacaktır ve ben gidip onu alacağım tabii ki
de…)
İnanın bazen birinin bana bu konuda ipuçları vermesini istediğim oluyor!
Aynanın karşısında “insan bu soğukta nasıl güzel giyinebilir Allah’ım!” diye
isyan ettiğim anlar çok maalesef. -15e kadar kotarabiliyorum, o konuda ipuçları
vereyim, ki o soğuklara Ankara ve Milano’dan alışığım zaten. Erkek gibi
giyinmeyi çok seven bir insan olarak kat kat giyinmek bana hiç zor gelmiyor; en
alta bir tişört veya gömlek, üstüne yün veya kaşmir kazaklarımdan birini
giyiyorum. Üstüne tek kat manto genellikle Montreal için yeterli olmuyor o
yüzden tercihen yün bir ceket onun üstüne de oversize mantolarımdan birini
giyiyorum. Bahsettiğim bu kıyafetin diğer alternatifi kaz tüyü mont zaten,
başka bir şansınız yok. Neyse ki Kanadalılar’ın çok sıcak tutan kaz tüyü
montları var, eğer içinizi incecik giyinmek istiyorsanız bu montlar sayesinde
ne isterseniz giyebiliyorsunuz.
Maddi olarak 70’lerden kalma Ralph Lauren beyaz pilili etek ve 90’lardan
krem Calvin Klein manto. Manevi olarak babaannemden kalan zirkon broş,
Milano’dan aldığım krokodil çanta ve en son Montreal’den aldığım gri tüylü
oversize manto.
Tarzım pek dönem tarzı olarak adlandırılabilecek bir stil değil; 50’lerin romantizmi,
60’ların mod tarzı, 70’lerin bohemliği, 80’lerin renkleri, 90’ların grunge
havasının hiçbiri tek başına beni yansıtıyor diyemem, o yüzden vintage
parçaları seçerken mutlaka gündelik giyimime ve gardırobumun geri kalanına uyum
sağlayacak şeyleri seçmeye çalışıyorum. Zaten moda bir kısır döngü olduğu için
eskilerde bulamayacağım bir şey yok. Sadece ayakkabıları vintage almıyorum bir
de çoğu ceket ve bluzun kesimleri (omuz nedeniyle) üzerime olmuyor, onun
dışında her şeyi alıp uyarlayabiliyorum.
Genellikle desensiz ve yıllar içinde deforme olma imkanı olmayan kumaşları
tercih ediyorum. Temiz ve defosuz olmasına dikkat ediyorum. 80’lerin vatkalı
ceketleri, 70’lerin İspanyol paça pantolonları gibi ikonik ve uyarlanması zor
modellerden ziyade daha klasik parçalar her döneme ayak uydurabiliyor.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder